24 Eylül 2010 Cuma

Yağmur,Rüzgar ve Güneş işte Trieste


Erasmus denilen rüya bundan tam 10 gün önce başladı. Başladı başlamasına da hemencecik toz pembe olmyacağını hissettirdi. Ben ve 45 kg bavullarımla İstanbulda başladığımız bu zorlu yolculuğa İtalya'nın Adriyatik kıyısındaki şirin liman kenti Trieste'de devam ediyoruz. Hem de ne devam etmek. Alışma ve tanışma süreciyle geçen kocaman bir 10 gün. Daha da devam edecek gibi duruyor. Bitmek bilmeyen evrak işleri okul konusunda dakika bir gol bir yaptırmıştır bile. Gerçi okul ve erasmus ne kadar bağlantılı gibi gözükseler de birbirini pek seven bir ikili değil öğrencilerin gözünde..


Ah ah Rüyalar ülkesi İtalya.. İçindeki büyüyü anlatmaya ne kelimeler yeter ne de satırlar..Öyle farklı bir havası var ki içine çektiğin ilk andan itibaren bağımlılık yapıyor insanda. Tatlı bir şarap gibi sanki, evet evet doğru sözcükler bunlar tatlı bir şarap gibi.. Ne insanı direk çarpıyor ne de teğet geçiyor.. Tam kıvamında..
Hem ne de güzel demişler; Mamma Mia!


Hayat yeni, içindekiler yeni ama anılar ve beraberinde getirdiklerin eski. İşte burda hissettiklerim tam olarakta bu. Kimbilir yaşanacak ne günler olcak ama aklın ve kalbin hep bir yani istanbulda olacak. Olsun bunlar da beni ben yapan şeyler değil mi zaten?

Başlangıçlar önemlidir.. İşte bu yüzden düşünceleri,hissleri,hatıraları herşeyi aldım yanıma ve yürüyorum yollarda. Düştüğümde de onlarla kalkacağım ayağa, dimdik dururkende onlarla mutlu olacağım bu diyarlarda..










14 Eylül 2010 Salı

...Bir Yol Hikayesi...


 Fazla söze hacet yok, başlangıç noktamız İstanbul, yönümüz Batı, Rotamız Kuzey Adreyatik Denizi, varış noktamız önce Bergamo havalimanı ardından Milano ve varış yerimiz Trieste...
Haydi vira bismillah...